Merkezi olmayan finans otorite oluşturduğu ve ana akım tarafından benimsendiği için, bankalar artık finans sektöründeki tekelini kaybediyor. Bugün bankacılık ve finansın durumu, deneyimli bankacıların bile yön bulmakta zorlandığı karmaşık bir labirente doğru eviriliyor. Muhammed Yunus ve Joseph Stiglitz gibi Nobel Ödülü kazananların geçmişte uyardığı gibi: özellikle merkez bankacılığı statükoyu kontrol altında tutmak için değişti. Bankaların DeFi ile Savaşı! Mike Maloney mevcut sistemi “insanlık tarihinin en büyük dolandırıcılığıdır” şeklinde tanımlıyordu. Maloney, küçük bir grup seçilmemiş kişiye parasal matbaanın anahtarlarını vermenin, kuşkusuz, varlık fiyatları enflasyonundan yararlanan az sayıdaki kişinin yararına, işçilerin tasarruflarının satın alma gücünü çürüteceğini düşünüyor. Küresel mali krizin ve dünyanın dört bir yanındaki yıkıcı banka kaçışlarının ardından, yalnızca kazandıkları serveti elinde tutmak isteyen bireyler ve küçük işletme sahipleri giderek daha fazla sorgular hale geliyor. Bankam benim için mi çalışıyor yoksa ben mi bankam için çalışıyorum? Yakın zamana kadar itibari para birimlerinin herhangi bir alternatifi yoktu. Ticari ve yatırım bankalarının sunduğu hizmet için hiçbir alternatife sahip de değildik. Kripto para birimleri ve merkezi olmayan finans (DeFi) platformlarının sahneye çıktığı günümüzde, kurumsal bankalar artık oyundaki tek oyuncu değil. Bir zamanlar kurumsal bankaların 2008 mali krizinden önce sorgulanmayan ve hatta kontrol edilmeyen gücü, şimdi merkeziyetsiz finans ile ele geçirilmeye hazır görünüyor. DeFi ve Sunduğu Fırsatlar Bireysel, küçük ve orta ölçekli işletme sahipleri açısından DeFi‘nin avantajlarını geleneksel ve merkezi bankacılık sistemiyle karşılaştıralım. Birey, tasarruflarını bankalara borç verme riskini üstlenir. Çoğu banka kesirli rezerv bankacılığı kullanır, yani biri 100 dolar yatırırsa, banka 90 dolar borç verebilir ve herhangi bir zamanda sadece 10 dolarını el altında […]